Öğretmen Adaylarımızın Beklentisi; Adil bir Kontenjan Dağılımı ile Öğretmen Atama Takviminin İlan Edilmesidir.

Öğretmen atamalarının şubat ayına yetişmesinin önemine dikkat çeken Genel Başkan Geylan, bütçe Meclis’ten geçtiği andan itibaren atama taleplerimizin başlatılmasını istedi. Geylan, “Sayın Milli Eğitim Bakanı daha önce yaptığı açıklamada öğretmen açığının 68 bin olduğunu söylemişti. Tabi Sayın Bakan’ın bu açıklaması atama bekleyen genç meslektaşlarımızda heyecan uyandırdı. Aylardır aday öğretmenlerimiz hem sosyal medya kampanyaları hem de alanlarda yapmış olduğu eylem ve etkinliklerle bu konuyu gündeme getirmeye gayret ettiler. Geçtiğimiz gün 2024 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılacak bütçe belirlendi.  Bütçenin Meclis’ten geçmesinin ardından atama takvimin başlanacağını ifade edildi. Bu noktada atamaların şubat ayına yetişmesi önemlidir. Dolayısıyla bütçe kabul edildiği andan itibaren öğretmen atama takvimine dair yasal sürecin başlaması gerekir. Öğretmen adaylarımızın beklentisi yüksek ve adil bir kontenjan dağılımı ile öğretmen atama takviminin ilan edilmesidir.” dedi.

Sendikanın Bakanlık Bürokratlarına Pahalı Kol Saati Hediye Ettiği Ortaya Çıktı Sendikanın Bakanlık Bürokratlarına Pahalı Kol Saati Hediye Ettiği Ortaya Çıktı

Ücretli Öğretmenlik Uygulaması, İstisnai Durumlar İçin Bir PANSUMAN Tedbirdir.

Türk Eğitim-Sen’in 2022-2023 yılında yaptığı ücretli öğretmen araştırmasına göre 81 ilde 78 bin  ücretli öğretmen görevlendirildiğinin tespit edildiğini bildiren Geylan, “80 bine ulaşan ücretli öğretmen sayısı, bu uygulamanın artık adeta bir ÖĞRETMEN İSTİHDAM MODELİ haline geldiğine işarettir. Oysa ücretli öğretmenlik uygulamasının istisnai durumlar için bir PANSUMAN tedbir olmalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz, ücretli öğretmen ihtiyacına gerek kalmayacak şekilde atama yapılmasıdır. ifadelerini kullandı

Şubat Ayında 68 Bin Öğretmen Ataması Yapılsın

Ücretli öğretmenlerimizin neredeyse tamamının asgari ücretin altında bir gelire mahkûm edildiğini kaydeden Geylan, “Ücretli öğretmenlik modern köleliktir. Bu arkadaşlarımız girdiği ders saati karşılığında ücret alıyor. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nda ders saati ücreti 60 TL’dir. Örneğin, ücretli bir öğretmen 30 saat derse girdiğinde aylık 7 ila 8 bin TL ücrete almaktadır. Güncel asgari ücret rakımı bugün 11 bin 450 TL’dir. Asgari ücret, herhangi bir ilave nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlara ödenen en dip ücrettir. İş kanunlarımıza göre, herhangi bir işletme asgari ücretin altında bir gelirle işçi çalıştırırsa bunun cezai müeyyidesi vardır. Fakat ne hazindir ki, devletimizin bizzat kendisi bu kuralı ihlal etmekte ve fakülte mezunu öğretmenleri en dip ücretin altında bir gelirle çalıştırmaktadır. Bu ayıptan kurtulmamız gerekir. Bunun yolu da ücretli öğretmenliğe gerek kalmayacak sayıda öğretmen ataması yapılmasıdır. Şubat ayında Sayın Bakan tarafından açık olarak ifade edilen 68 bin öğretmen ataması gerçekleştirilmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.  

MEB ve YÖK Planlama Yapmalı ve Hangi Branşta Ne Kadar Öğretmen İhtiyacı Olduğunu Belirlemelidir.

İhtiyaca göre eğitim fakültelerinin açılması gerektiğini kaydeden Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “500 binin üzerinde öğretmen atama beklemektedir. Ama eğitim fakülteleri ortalama 40 bin mezun vermektedir. Bu noktada yapılması gereken, eğitim fakültelerinin ihtiyaca göre açılmasıdır. MEB ve YÖK planlama yapmalı ve hangi branşta, ne kadar öğretmen ihtiyacı var ise buna paralel olarak eğitim fakültesi sayısı ve kontenjanları belirlenmelidir.

Bir kısım yöneticiler,  ‘Her eğitim fakültesi mezununu atamak zorunda değiliz’ şeklinde açıklama yapıyor. Evet, atama yapmak zorundasınız! Çünkü eğitim fakültesi diploması ülkemizde “öğretmen” olmak için var. Bu noktada sorunların temel çözümü yeterli sayıda bir öğretmen atama yapılmasıdır” şeklinde konuştu. 

On Binlerce Adayın Yarıştığı Mülakatlarda 0.01 Puandaki Sapma Dahi O Adayı Onlarca Adayın Gerisine ya da İlerisine Çekebilir. Bu Vebali Kimse Almamalıdır.

Binlerce aday öğretmenin hakkının yenmesine neden olacak mülakat uygulamasından vazgeçilmesi gerektiğine dikkat çeken Genel Başkan, şunları kaydetti: “Genç meslektaşlarımızın önemli bir sıkıntısı da mülakat ile atamaların yapılacak olmasıdır. Kamuoyunun da çok iyi bildiği gibi 2018 yılından bu tarafa mülakat puanları aslında işlevsiz hale getirildi. Aday öğretmenlerin KPSS puanı ne ise mülakat puanına aynısı yansıtıldı. Evet, kanunda mülakat var ama mülakat bu şekilde işlevsiz hale getirildi. Sayın Bakan, ‘Kul hakkı yenmesine gönlümüz razı gelmez. Biz inançlı insanlarız’ dedi. Tabi ki bu beyanları görmezden gelemeyiz. Ancak bu mülakatları yapacak olan bir insan. Mülakatı bir yapay zekâ uygulaması yapmayacak. Dolayısıyla mülakat komisyonlarında görev alan kişiler ne kadar inançlı olursa olsun, ne kadar adil olmaya gayret gösterirse göstersin adaletten sapma olmaması mümkün değildir. Çünkü mülakat komisyonlarındaki görevlilerin bilgi birikimi, algı kapasitesi o günkü ruh hali mülakat komisyonunun takdirini etkileyen unsurlardır. On binlerce adayın yarıştığı mülakatlarda 0.01 puanda sapma dahi, o adayı onlarca kişi aşağı ya da yukarı çekebilir. Bu vebali kimse almamalıdır. Bir kez daha Sayın Yusuf Tekin’e çağrıda bulunuyorum: Binlerce aday öğretmenin hakkının yenmesine neden olacak bir zemine fırsat verilmesin. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı seçim öncesi açıklamalarında görevin gerektirdiği zorunlulukların dışında kamuya alımlarda mülakatın kaldırıldığını ifade etti. Bu beyan, Ak Parti’nin seçim beyannamesinde de yer aldı. Hal böyle iken Sayın Cumhurbaşkanımızın sözünü havada bırakacak eylemlere girilmemesi lazım.” dedi.

Eğer Bir Eleme Yapılacak İse Eğitim Sürecinde Yapılsın

Nitelikli öğretmenin nasıl olması gerektiği konusuna da değinen Geylan, “Yetkililer, ‘Sadece yazılı sınav üzerinden nitelikli öğretmen seçemiyoruz, mülakat ile bir eleme süreci yapılacak’ şeklinde açıklamalar yapıyor. Bu noktada sendika olarak şunu öneriyoruz: Eğer bir eleme yapılacak ise bu, eğitim sürecinde yapılsın. Öğretmen liseleri yeniden açılsın. Öğrenciler, sadece öğretmen olmak için öğretmen lisesini tercih etsin. Ortaöğretim sürecinde belki öğrencilerimizin hedefi değişerek, başka bir alana kayacak. Ama hedefi aynı ise, işte o zaman eğitim fakültesini tercih etsin.  Eğitim fakültelerinin son sınıfında öğretmen adaylarına da tam zamanlı okulda uygulama eğitimi verilsin. Belki bu süreçte belki öğretmen adayı ‘bu meslek bana göre değil’ diyecek. Eğer hala öğretmenlik yapmak istiyorsa KPSS’ye girerek ataması yapılsın. İşte bu öğretmen nitelikli öğretmen atamasıdır.” dedi.

Öğretmenlerimizin ve Kamu Çalışanlarının Ekonomik Sıkıntılarını Giderecek İlave Tedbirlerin Alınması Şarttır.

Ek ders ücretlerinin yüzde 100 artırılması gerektiğini üstüne basa basa yineleyen Genel Başkan Geylan, bu taleplerinin Bakanlık nezdinde de karşılık bulması gerektiğini söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde, meslektaşlarımızın talebi doğrultusunda Türk Eğitim-Sen’in düzenlediği 24 Kasım İkramiyesi kampanyasını TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda dile getiren Milli Eğitim Komisyon Başkanvekili ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Filiz Kılıç’a teşekkürlerini sunan Geylan,  “Aslında tüm kamu çalışanları zor durumda. Göreve yeni başlayan bir öğretmenin aldığı maaş 23 bin 200 TL’dir. Şu an en düşük memur maaşı 22 bin TL civarındadır.  Öğretmenlerimiz adeta en düşük memur maaşı alma statüsüne geldi. Bu nokta öğretmenlerimizin ve kamu çalışanlarının ekonomik sıkıntılarını giderecek ilave tedbirlerin alınması şarttır. Ek ders ücretlerinin artırılması noktasında bir imza kampanyası düzenlemiştik. Önümüzdeki günlerde bu talebimizi Milli Eğitim Bakanımıza takdim edeceğiz. Öğretmenlerimizin ders saati başına aldığı ücret ise 60 TL. Dolayısıyla ek ders ücretlerinin yüzde 100 artırılması talebimizin hem Milli Eğitim Bakanlığı, hem de Maliye Bakanlığı nezdinde karşılık bulmasını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Sözleşmeli, Kadrolu Ayrımı Kaldırılsın

Asli ve sürekli işlerin gördürülmesinde dahi 4-B statüsünde kamu çalışanlarının istihdam edildiğini söyleyen Genel Başkan,  “Eş durumundan tayin hakkı bekleyen öğretmenlerimiz var. Geride bırakılan dönemde 467 bin sözleşmeli çalışan kadroya alındı. Bu sayının içinde önemli sayıda öğretmenler var. Bu arkadaşlarımız kadroya geçti ancak 3 yıllık çalışma sürecini tamamlamadığı için eş durumu tayin hakkından mahrum. Oysa sözleşmeliden kadroya geçen öğretmenler, kadrolu bir öğretmenin sahip olduğu tüm haklara sahip olmalıdır. Asıl yapılması gereken, sözleşmeli istihdam modelinin tamamen kaldırılmasıdır. Kamuda aynı işi yapan kamu çalışanları aynı statüde istihdam edilmelidir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun memuru tanımlayan 4-A maddesi, asli ve sürekli kamu hizmetlerini yürütenlerin devlet memurları olacağına vurgu yapıyor. DMK’nın 4-B maddesi ise ‘zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere’ geçici işlerde çalıştırılacak görevlileri istihdam etmek için ihdas edilmiştir. Ancak maalesef hali hazırda eğitim ve sağlık başta olmak üzere, devletin asli ve sürekli işlerinin gördürülmesinde dahi 4-B statüsünde kamu çalışanları istihdam edilmektedir. Hükümete çağrıda bulunuyoruz: 2011,2013 ve 2022 yılında olduğu gibi yanlıştan dönmeye çağırıyor, tüm sözleşmeli çalışanları kadroya almaya davet ediyor ve bu uygulamanın tamamen kaldırılmasını istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.