“Mesleki Eğitim Merkezleri ‘SENİ’ Bekliyor!
34 alan ve 184 meslek dalı. 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az %30'u, 12. sınıftaki kalfalara asgari ücretin en az %50'si kadar maaş. İş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigorta.” ifadesi ile MEB https://e-mesem.meb.gov.tr/Login.aspx adresinde reklam yapılıyor. Aylardır bu hususta onlarca iddia ortaya atıldı. TBMM gündemine geldi. Soru önergeleri verildi. Son olarak İzmit’te bulunan Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde MESEM programına sahte kayıtlarla tanıdık şirketlere para aktardıkları iddiasıyla okul müdür ve yardımcısına soruşturma açıldı.
2010 yılında Fatih projesi 8,5 milyar lira bütçe ile başlamıştı. Bugüne kadar ne kadar para harcandı bilemiyoruz ancak MESEM’ler üzerinden aktarılan paranın Fatih Projesi’ni katlayacağı tahmin ediliyor. MESEM’lerde bu yangın devam ederken Milli Eğitim Bakanı sessizliğini koruyor. Bir okuldan 700 milyon lira tanıdık şirketlere aktarıldığı iddiası ortada iken 963 bin kayıtlı öğrencisi olan sistem üzerinden toplam ne kadar bütçe aktarıldığını varın siz düşünün. MEB olayların farkında değil mi? Elbette farkında. Ancak sessiz kalarak kamuoyunda tartışılmasını engellemeye çalışıyor. Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM), eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezi, 2016 yılında Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklik ile örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı. Mahmut Özer, Bakan olmadan önce, eski adı Çıraklık Eğitim Merkezi olan merkezlerde 159 bin öğrenci bulunuyordu. Bu arada geçtiğimiz yıl MESEM’lerdeki öğrenci sayısı 1,5 milyondu. Bir ay önce 1,1 milyon iken bugün ise 963 bin. Mahmut ÖZER’in mesleki eğitimde devrim olarak nitelediği proje yavaş yavaş sonlandırılıyor.
Bu süre içerisinde hangi yandaş şirketlerin personelleri MESEM’lere kaydedilip maaşları ve sigortaları ödendi? Toplam ne kadar bütçe aktarıldı? Bu kapsamda kaç inceleme soruşturma açıldı? İnceleme soruşturmaların sonucu ne oldu? Bu sorulara hala cevap verilmedi.
Öte yandan Türkiye’de 5 öğrenciden biri haftada en az 1 kez öğün atlıyor. Milli Eğitim Bakanlığı da haftada bir gün bir tas çorbayı çocuklarımıza satmaya çalışıyor. Devlet okullarında 15.887.296 öğrenci bulunuyor. Yatılı ve pansiyonlu okullarda 284.034 öğrenci kalıyor. Bu öğrencilerin beslenme ihtiyaçları yetersiz de olsa karşılanıyor. Yatılı okullarda üç öğün ve bir ara öğün için tabela ücreti 95 lira olarak belirlendi. Sadece öğle yemeği yiyecek öğrenciler içinse 52,25 lira yemek bedeli talep ediliyor. Yatılı ve pansiyonlu okullardaki öğrencileri ayrı tuttuğumuzda devlet okullarındaki öğrenci sayısı 15.603.262’ye düşüyor. 52,25 LİRA ÜZERİNDEN HESAP YAPTIĞIMIZDA TÜM ÖĞRENCİLERİN YIL BOYUNCA ÖĞLE YEMEĞİ BEDELİ YAKLAŞIK 146,7 MİLYAR LİRA YAPIYOR. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 bütçesi 1,1 trilyon, toplam eğitim bütçesi ise 1,6 trilyon. Bu bütçenin yüzde 9,08’i bir öğün yemek için ayrıldığında tüm sorun çözülebiliyor.
Bu hesaplamayı neden yaptım?
MESEM’lere aktarılan bütçenin yıllık 90 milyar lira olduğu konuşuluyor. Ve buralarda usulsüzlükler yapıldığı iddiaları çok ciddi bir şekilde tartışılıyor. Elbette mesleki ve teknik eğitime kaynak aktarılmalı. Bir MESEM’de 700 milyon liralık vurgun yapıldığı doğru ise insan öğle yemeği için neden bütçe bulunamadığını daha iyi anlıyor. Her gün okullarda açlıktan bayılan öğrenci haberlerini alıyoruz. Ancak bu durumu sadece izliyoruz.
Bazı devlet okullarında öğle yemeği çıkıyor. Veliler bu yemek için en az 130 lira ödeme yapıyor. Çocuğu öğle yemeğine katılmayan veliler ya beslenme koyuyor ya da harçlık veriyor. Kantinlerde bir tost 60-80 lira. Ayrıca dengeli beslenmeye en çok ihtiyaç duyduğu yıllarda çocuklarımız tost ve ekmek arası hazırlanmış yiyeceklere mahkum ediliyor. Dengeli beslenme hem fiziksel gelişim hem de zeka gelişimi açısından çok önemli. Ancak sabah 8:30 da okula gelen çocuklarımızı öğleden sonra saat 16:00’a kadar bu şartlarda sınıfta tutuyoruz.
Aç susuz eğitime devam eden çocuklarımız yaprak dökerken, MESEM’lerden beslenen eş, dost, hısım, akraba, yandaş bol yeşillikler içerisinde yaşam sürüyor.
Ali TAŞTAN / Gerçek Gündem