Gazze’de soykırım yaşanırken asla başka bir mevzuya dair yazı-yazılar yazmayacağım demiştim. Ama dün Türkiye’de mukim Filistinli araştırmacı yazar Muin Naim’in çıplaklık kültürü ile ilgili bir yazısını okumuştum. Muin Naim yazısında mealen şunu demişti. Filistin’de bu gün çıplaklık kültürü ön planda olsaydı Batılılar bütün donanmalarıyla Filistin’e yardıma gelirdi. Filistinli insanlar açık saçık olsalardı Batılılar onları korurdu demişti.

LGS'de En düşük başarı Matematik’te LGS'de En düşük başarı Matematik’te

Filistin’de özellikle Gazze şeridinde yeni Kuran hafızları yetişiyor, Kuran bülbülleri yetişiyor. Orada şehadete susamış insanlar var. Bu dünyanın geçici, öte dünyanın kalıcı-ebedî olduğunun şuurunda olan insanlar var. Bu yüzden seküler Batı, Filistinlilere canınız cehenneme diyebilmektedir. Aslında seküler Batı’dan bahsederken Batının büyük bir kısmının Siyonist bir çetenin esiri altında olmasından ötürü seküler yaşama devam ettiğini belirtelim. Batıdaki değerleri ifsad eden bir yapı söz konusu ve bu ifsada karşı Batı’daki insanlar birçok tehlikeyi göze alarak Batı için irşad çalışmalarına başlamışlardır. Filistin’deki direniş Batı’nın irşad yönünü de ortaya çıkardı. Özellikle Amerika Birleşik devletlerinde siyahiler arasında İslam’la müşerref olan insanların sayısı günbegün artıyor. Siyahiler gibi beyazlar da Filistin’in onurlu direnişi karşısında İslam’ı tanımaya bu dinin değerlerini ve ritüellerini tedrici olarak yaşamaya başlamıştır.

Zira Batılılar için sekülerizm, geldiğimiz noktada gündelik hayatın pratiklerini açıklama ve çözümlemede dışarı bırakılamayan bir kavram olarak yerini korumaktadır. Fakat Siyonistlerin Batı ülkeleri sonucunda Müslüman ülkelere dayattığı sekülerizm bir ifsad projesidir. Cuma günü ibadet gününü Pazar gününe almayı bir kenara bırakalım. Kuran harflerini yasaklamayı bir kenara bırakalım. Siyonistlerin seküler adı altında Müslüman ülkelere özellikle de Türkiye’ye dayattığı büyük fecaatler var. Bunlar arasında bir ifsad hareketi olarak toplumsal cinsiyet eşitliği projesi başta geliyor. LGBT propagandasının ana sponsorları bugün boykot listesine aldığımız firmalardır. Düşünün hafızlık yarışmasında bu firmaların sponsor olduklarını duyan var mı? Ya da bir ibadet yerinin açılması için maddi destek yapan bu firmalardan kaç tane var.

Batı istedi zinayı, Batı istedi diye kız ve erkek öğrencilerin apartlarda beraber yaşamasını kanıksamış bir durumdayız. Aslında Batı’dan kasıt Siyonistler bunu istiyor.

Türkiye Merkezli Müslümanlar olarak yakın zamanda 28 Şubat soğuğu yedik. Çil yavrusu gibi dağıldık. Kurumlar, dernekler vakıflar bir bir bizim elimizden ayrıldı. O dönemde İstanbul üniversitesinde öğrenciydim. 28 Şubat soğuğu yemiş bir insan olarak bugün yaşanan çıplaklık kültürünü anlayabilmiş değilim. Nasıl da kısa süre içerisinde çıplaklık kültürüne meyyal bir toplum haline getirildik.

Yakın zamanda bir okul balosunda mini etekli bir kızın yanında başörtülü annesi ısrarla kızının balonun yapılacağı okula alınmasını istiyor. Okul yöneticileri üstü başı öğrenci şekline uymayan öğrenciyi alamayacaklarını söylüyor. Başörtülü anne yaygara koparıyor. Olaya güvenlik kuvvetleri karışıyor İlçe Milli Eğitim müdürü geliyor. Olay fazla büyümesin diye üstü başı açık saçık olan kızları okul bahçesine alıyor. Daha sonra Milli Eğitim bakanımız Yusuf Tekin, okul yönetimini haklı bulunca herkes gardını alıyor.

Şimdi demem odur ki erkektir yapar diyen babalar ve ben yaşamadım kızım yaşasın diyen annelere üzülüyorum. İşte bunlar Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye romanında Doğuyu temsil eden Fatih semtinden tramvaya atlayıp Batı’yı temsil eden Harbiye’ye (Şişli) giden ve oradaki mağazaları, tüketim yerlerini gezmeye giden roman kahramanı Neriman gibidir. Bundan dolayı ne kadar Müslüman olsak da sekülerizm her zaman bizim bir tarafımızda bizi esir alacaktır.

Bugün televizyondan dizilerinden sosyal medyaya her taraftan kadının reklâm malzemesi olarak kullanılması ve aşağılanması söz konusu. Kadınlar bu dizilerden en müstehcen yanlarıyla gösteriliyor. Yatak odasında bile giymeye utandıkları müstehcen elbiselerle kamera karşısına çıkıyorlar. Bu durum onları hiç rahatsız etmiyor mu? Biz ne ara böyle olduk.

Otobüste, metroda yarı çıplak, dekolte, minilerle gezenlerle doludur. Bu rezilliklerin yaşanmasının zeminini hazırlayanlar kimler? Tabii de bizim boykot listesine aldığımız İsrail ürünleri ve İsrail’e destek çıkan Amerika, İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan ürünleri…

Bir yazıda okumuştum. İnsanı sadece içki sarhoş etmez. İnsanı Allah’tan uzaklaştıran, dininden uzaklaştıran her şey insanı sarhoş eder.

Kimliğini arayanlarla kimliğini inşa edenlere Edirneli Şair Hatemînin şu mısrasını ithaf etmeyi faydalı görüyorum.

“Erişir menzil-i maksuduna aheste giden”

Haz ve hız çağında merhum Yahya Kemali’de tahattür ederek “ezan sadece semtlerde değil kalblerde de okunsun inşallah.

Eyyüp AZLAL / Milat Gazetesi 

Editör: Serhat SALİMOĞLU