“Size beğeneceğiniz şeyler söylemeye gelmedim. Beğenseniz de beğenmeseniz de, size ‘Hakikat’i söylemeye geldim!” (Malcolm - X)
Yaşadığımız eksen kaymalarından dolayı uğradığımız zarara, dün ödediğimiz bedellerin üzerinden ganimet devşirenlere, bedel ödeyenleri itibarsızlaştırıp devşirmeleri baş tacı yapanlara, kraldan fazla kralcı kesilenlere, yalakalıktan başka meziyeti olmayan kifayetsiz muhterislere, dava dava diye geldigi köşe başlarından ihale kovalayanlara, üzerine basıp yükseldiği omuzların sahiplerinin artık kendisine ulaşamadığı, binbir türlü yolla ulaşsa bile yüzlerine bakmayanlara, hep mavi boncuk dağıtıp iş bitirmeyenlere, yüzüne methü sena edip arkadan değersizleştirenlere.. isyan ettiğimiz için bize kızanlar olduğunu biliyorum.
Ancak Bilge Kral Aliya İzzetbegovic’in dediği gibi;
“Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”
Biz dost isek (ki şüphesiz evet), o zaman konuşacagız, Hakk’ı tavsiye edenlerden olacağız.
Reis’in mücadelesine gölge düşürenler, “O”nunla kaygısı ve kavgası bir olmayan ama “O”nun adıyla “yolunu bulanlar” yüzünden yaşanılan kan kaybının hafife alınacak tarafı yok, biline!
Kazanımlarımızın yeniden heba olmaması için sessiz kalmayacağız elbette, konuşacağız. Konuşmakla kalmayacak, eksikleri tamamlamak, yanlışları düzeltmek için uyaracak ve yeri geldiğinde elimizle düzelteceğiz. Çıkarların konuştuğu yerde, vicdanlar sussa da, biz susmayacağız biiznillah!
İçimiz yanıyor, göz göre göre eriyişimize nasıl tahammül edebiliriz ki?!..
Ortalık yangın yeri. Hem içerden hem dışardan ne kadar insanlık ve İslam düşmanı, kan içici vahşi küresel odak varsa, saldırıya geçmiş, İSLAM'ın son kalesinin üzerine var güçleriyle yürürken, içimizde şerrin taşeronluğunu yapanları hadi bi kenara koyuyorum da, bir şekilde ‘erk’in köşe başlarını tutmuş bazı önde gelenlerin, bu ülkenin liderinin daha doğrusu ümmetin liderinin idealine, mücadelesine umarsız, "ne kaptık kar" hesabıyla hala menfaat devşirme peşinde olmalarına çıldırmamak mümkün değil?! İşte bu tablo milletin vicdanlarına hançer saplıyor!..
Necib milletimizin, devlete, millete, ümmete hizmet etsin diye makam emanet ettiği bazı zevat, üzerine oturdugu makamın büyüsüne kapılıp milleti unutmuş. Bazıları da; sözüm ona entel-dantel renkli koltuklu kafelerde, birbirlerine uçkur fıkraları anlatıp kişneye kişneye kendilerinden geçerken, höpürdettikleri nargilelerin dumanından olsa gerek; ne ülkemin içine düştüğü yangının ne de Gazze’de, Yemen’de, Suriye’de, Arakan’da yanan insanlık yangınının alevlerini göremiyorlar.
Kısaca bugün geldiğimiz nokta şu olmuş:
Geçmişteki baskı ve zorlukların üzerimize kabus gibi çöktüğü zamanlarda, değerlerimize tutunduğumuz için Allah’ın bugün verdiği makamları, değerlerimizi terk ederek koruyabileceğimizi sanıyoruz… Ama malesef!
Dün değerlerimize, hassasiyetlerimize, mukaddesatımıza düşmanlık edenlere karşı muhalefet ettiğimiz için bugün Allah’ın verdiği mülkü, dün muhalefet ettiklerimizi benimseyerek elde tutabileceğimizi sanıyoruz… Ama nafile!
Eba Müslim Horasani ne diyordu: “Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak içinde düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Sakın ola ki beni terk etmez diye dostlarınızı örselemeyin, ötelemeyin. Ötelenen öteki olur karşı tarafa geçer, sizi unutur. Düne kadar düşmanınız olana nasıl olsa ortak çıkarlarımız var, artık bendendir demeyin. O hiçbir zaman sizden olmayacak, aksine sizden kopan dostlarınızın düşmanlığı ile birleşerek düşman sayınızı artıracaktır! Kısacası düşmanınız hiç bir zaman dostunuz olmayacak, lakin siz öteledikçe düşmanlaşan dostlarınız olacaktır, onları asla ötelemeyin!..
İhlasini kaybederseniz, ihlaslı adamlarınızı kaybederseniz, vallahi kaybedecek başka hiç bir şeyiniz kalmamiş demektir!
Gerek siyasette, gerek bürokraside gerekse stk larda, millete, ümmete hizmet edilmesi gereken makamlar; artistlik yapıp egonuzu tatmin edeceğiniz, kin tuttuklarınızdan intikam alacağınız, size yalakalık yapan veya işinize yarayacakların önünü açıp işinize gelmeyeni değersizleştirerek engelleyeceğiniz, her çeşit rant devşireceğiniz, birbirinizle didişeceğiniz yerler değildir. Size verilenlerden hesaba çekileceğiniz gün uzak değildir. O gün hiç bir bahane kabul edilmeyecektir.
Eyy Başkanlar, müdürler, dekanlar, rektörler, vekiller, bakanlar, belediye başkanları, iş adamları, patronlar;
mülkün sahibi siz değilsiniz!!! Kader’e, Rızk’a ve Ecel’e hükmeden de siz değilsiniz! Sahip olduğunuz güç, sizin değil! Bel’am’ı, Karun’u hatırlayın! Yaratılmış diğer şeyler gibi, makamlar da, güç de, ömür de geldiği gibi gider…
Kim ne yaparsa, iyilik de kötülük de karşılığını görecektir!
Allah cc, cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. Biz doğrularla, akıllı, dürüst, bilgili, cesur insanlarla birlikte olursak, Allah’ın yardımı ancak o zaman bize ulaşır.
Fi Emanillah