Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizin her döneminde tartışılan veya adından çokça söz ettiren bir kurum olmuştur. Tartışmalar da, adından söz ettirmeler de genellikle kurumun başkanlığına atananlar sebebiyledir.
Hayırla yad ettiğimiz, bugün bile şükran ve minnetle adından söz ettiğimiz başkanların varlığı bizleri memnun etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın, halkın dini hizmetlerinin karşılanmasının ötesinde başka bir misyonu daha vardır.
Diyanet; toplumun çimentosu, birlik ve beraberliğin mayası, din üzerinde oluşturulmaya çalışılan tahribatların önündeki engel, din adına borazanlık yapıp, kendisine çalışanların yalanlarını ortaya çıkaran otorite bir kurumdur. Bu kurumun başkanı da otoriter bir din adamıdır.
Son günlerde ismi sıkça gündeme gelen Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez’le ilgili bazı düşüncelerimi bu perspektif üzerine paylaşmak istiyorum.
Mehmet Görmez, zor bir zamanda bu göreve getirildi. Zor bir dönemde bu görevi başarıyla yerine getirdi. Milletimizin birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bütün zaman dilimlerinde, bütün kurumu seferber ederek büyük çaba sarf etti.
Büyük ve güçlü Türkiye’nin, imanlı ve inanmış bir nesille inşasını bilen iktidarla birlikte aynı amaç için mücadele etti.
Dini ve dinin kurumlarını birilerinin kişisel çıkarlarına alet ettirmedi.
Camilerdeki çocuk seslerinin, geleceğin yükselen Türkiye’sinin inşasında çimento olacağını söyledi. Dinin evrensel barış ve hoş görüsünü, bütün toplumlara iletti.
Din adamına, diyanet mensuplarına sahip çıktı.
Yunus Emre’nin dizelerindeki gibi;
‘Dostun evi gönüllerdir’ deyip, gönüller yaptı. Gönüllere girdi. Dine, din adamına saygınlık kazandırmak için önemli adımlar attı ve büyük oranda başarılı da oldu.
Çok eleştirildi, hedef tahtasına kondu.
Belli ki yaptıkları birilerini rahatsız ediyordu. Ama Sayın Görmez, bu kutsal yolculukta inandıklarından taviz vermeden yoluna devam etti.
15 Temmuz darbe girişiminde darbeye karşı duruşu ve bütün diyanet camiasını ayaklandırması ve sonrasında FETÖ ile mücadeledeki çalışması unutulmamalıdır.
Son günlerde de ismi, ‘görevden alındı, alınacak’ şeklinde gündeme geldi ya da getiriliyor.
Bunların bir algı operasyonu olduğunu düşünüyorum.
Kimlerin yaptığı konusu ise çok açık; dinin birlik ve beraberliğin de bir vesilesi olabileceğini, milletimizin dinini kaynağından öğrenmesi gerektiğinin bir kez daha ortaya çıkması ve din ile devletin barışmasından rahatsız olanlar.
Bütün bu özellikler yani Diyanet İşleri Başkanlığı’nı böyle başarılı bir şekilde yönetecek tek kişi Sayın Görmez mi? Elbette hayır. Ülkemizin yetiştirdiği, birbirinden değerli bilim insanı, münevverleri saymakla bitmez. Sayın Görmez’den sonra Diyanet biter, tükenir edebiyatı da yapılmamalı. Yaşanacak bir uyum sürecinden sonra elbette ki, kurumu başarılı bir şekilde idare edecekler çıkacaktır.
Bizim endişemiz, şu meşhur ‘dere geçerken’ atasözüdür. Bu kadar başarılı hizmetleri bulunan Sayın Görmez’e haksızlık edilmemeli, bir oldu bitti ile görevden ayrılması istenmemelidir. Dönüşüm sürecimiz tamamlanana kadar görevinin başında kalmalı, düşmanları sevindirilmemelidir.
Sayın Görmez, gelecekte adından övgüyle, minnetle söz edeceğimiz bir Diyanet İşleri Başkanımızdır.