BAYRAM MI DEDİNİZ?

Abone Ol

Takip etmeye yetişemiyoruz. İnsanlığa bir haller oldu. Eller tetikte, küçük bir kıvılcım büyük bir yangına, üçüncü dünya savaşına sebep olabilir. Senaryosu ustaca yazılmış bir filmin aktörleri gibi her gün rolümüzü oynuyor ve evimize gidiyoruz.

Terörün, küresel güçlerin ülkeleri işgal etmek için kullandıkları sihirli anahtar olduğunu sadece bizim muhalefet lideri anlamadı. Sözde adalet yürüyüşü yaparak, ülkemizi teröre destek olan ülke konumuna düşürmekve Cumhurbaşkanını terör suçlusu olarak yargılatabilmek için yürüyor. ABD, burnumuzun dibindeki teröristlere açıktan silah veriyor, bize saldırtacakları bir terör devlet kuruyor, ona en küçük bir eleştiri yok. 15 Temmuz gecesi, insanlarımıza rastgele ateş ederek, yüzlerce insanımızı katleden hainleri, isimlerini anarak; “Neden içeride?” diye soruyor ve yürüyor.

Egemenliğimizi ve topraklarımızı korumak için mücadele ettiğimiz devletlerin, bizdeki kadar hainleri var mıdır? Gün geçmiyor ki bir yazarımız yeni darbe tehdidine karşı uyarıda bulunmasın. Bölgesel savaş, darbe tehdidi, kardeş kavgasını körükleyen gelişmeler arasında yaz tatili ve Ramazan bayramı geldi. Bayramın ardından, 15 Temmuz nöbetlerine başlamadan, sözde adalet yürüyüşü, 14 Temmuz’da tamamlanacak. Umarım kimsenin burnu kanamaz. Umarım yürüyenler, yürüyerek yanlış kişileri savunduklarını anlarlar. Umarım düşmanın ekmeğine yağ sürdüklerini idrak ederler.

Dışımızdaki düşmanla baş etmek daha kolaykenasıl mesele içimizdeki hainleri temizlemek ve akılsızları yola getirmektir. Yeni bir darbe girişimine karşı ne durumda olduğumuzu bilemiyoruz. Askeriyenin, MİT’İN kapsamı dışında tutulduğunu yeni öğrendik. Hâlbuki en büyük ihaneti oradan gördük. Yeniden darbe planlayanlar, 15 Temmuz direnişini de dikkate alarak daha büyük bir kıyımı göze alarak plan yapacaklardır.

Darbe ihtimaliniyazanlar, tehlikeye dikkat çekip neler yapılması gerektiği ile ilgili kayda değer bir yol göstermiyor. AKSAKALLI paşanın ifadesindeki çok önemli bir bilgi kamuoyunda yeteri kadar tartışılmadı. “Kalkışma haberi alınınca neden bütün birliklere, kışla dışına çıkma yasağı konulmadı?” diyor paşa. “Kışla dışına çıkan haindir.” Bilgisi sokağa çıktığımızda çok önemli bir bilgi olacaktır. İnternetin kesildiği, haberleşmenin tamamen devre dışı kaldığı bir ortamda, kalabalıklara pusula olacak bilgilere, yöntemlere çok ihtiyacımız olacaktır. Depreme hazırlanır gibi hazırlanmalıyız. Tatbikatlar yapmalıyız, toplanma merkezleri belirlemeliyiz.

Askeri eğitimlerin ilk dersi uygun adım yürüyüş değil, Ömer Halis Demir kanunu olmalıdır. “Millete ateş emri veren haini, emir beklemeden alnının ortasından vur.” Kanununu yapalım ve bu kanunun adı Ömer Halis Demir kanunu olsun. Kutsal askerlik mesleğinin, böyle bir kanuna, böyle bir eğitime o kadar çok ihtiyacı olduğunu, 15 Temmuz gecesi acı tecrübelerle gördük. Daha ilk adımda, talimatı bu şekilde alan askere hiç kimse, millete silahını doğrultma ve ateş etme emri veremez.

MEB, müfredat değişikliği yaparken darbeler tarihine, işlenen cinayetlere mutlaka yer vererek, darbecilere karşı tavır geliştirmeyi hedef davranış olarak almalıdır. Hala kıyıda köşede kalmış darbecilerin adını taşıyan ne kadar tabela varsa değiştirmeli, öğrencilerin bilinçaltına darbeciliğin bir insanlık suçu olduğu işlenmelidir.

Yaz tatili, bayram tatili, 15 Temmuz’un yıl dönümü, sözde adalet yürüyüşü, hala çok kritik görevlerdeki hainler, duruşmalarda sergilenen sabredilmesi güç tavırlar, dış politikadaki gelişmeler, sınıra askeri yığınak, terör operasyonları ile hiç de bayram yapacak durumda değiliz. Yine de toplumsal yarayı sarmak, umudu yeniden tazelemek, Anadolu’nun dağlarına, ovalarına, yaylalarına ülkemize olan sevdamızı taşımak gerekiyor.

“Dışarı çıkan haindir.”

“Millete ateş emri veren alnının ortasından vurulur.”

Herkese iyi bayramlar…

Talat YAVUZ

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı