Aylaynırlı Kızlarımız

Abone Ol

 

“Kızımız, fiil çekmesini bilmiyor ama dört elif aylaynır çekebiliyor.”

 

Çok mu bunaltıyorlar?

Laf dinlemiyorlar mı?

Anne babasına azıcık olsun saygıları kalmamış mı?

Çevrelerine karşı duyarsız ve anlayışsızlar mı?

Ders çalışmak, kitap okumak, kültürel faaliyetlere katılmak veya toplum yararına bir iş yapmak hayal, onun için imkânsızın diğer adı mı?

Ve bunun gibi daha birçok sorunları mı var?

O zaman;

Bu romanı mutlaka okumalı derim. Hem de hiç vakit kaybetmeden. Sadece kızlarımız değil erkeklerimiz de okumalı. Hatta ebeveynler ve öğretmenlere de şiddetle tavsiye ederim.

Duran Çetin’in “Aylaynırlı Kız” isimli romanından bahsediyorum.

Duran Çetin, Konya’nın Çumra ilçesinden olup çocukluğu ve gençliği fakirlik ve zorluklarla geçmiş bir insan. Yani Anadolu’nun kaderini paylaşan bizden biri…

Şimdi de yıllarını öğrencilere, çocuklara, gençlere vermiş bir eğitimci. Yazdıkları aslında yaşadıklarının imbiğinden süzülmüş parçalar.

Okuduğum kadarıyla eserlerinde kendisini pek ön plana çıkarmaz. Gerçek hayatta da öyle aslında… Mütevazı bir hayatı var. Aynı zamanda bir TV programcısı ama yazıyı tv den daha kalıcı görür… Otuzdan fazla kitabı yayınlanan yazarın yazma faaliyetleri ve çabası devam ediyor.

(İlgilenenler için yazar ile yaptığım söyleşi: http://www.defterk.biz/haber/not-defteri/yazar-duran-cetin-ile-soylesi/2000.html )

Romanı içeriğinden bahsedeceğim ama öncelikle birkaç hususu açıklığa kavuşturmak isterim.

Birincisi; itiraf etmeliyim ki romanı okumaya başladığımda biraz garipsedim. Dili çok sade hatta basit geldi. Ama okudukça anladım ki bu dil bu duruma yakışmış ortaya güzel samimi bir eser çıkmış. Olay bizim mahallede geçmiş gibi, kahramanlar her gün bizim önünden geçiyormuş hissi uyandı. 

İkincisi; güncel bir mesele olan sosyal medya bağımlılığı, aile ilişkileri ve arkadaş etkisi çok güzel işlenmiş. Okuyan herkes kendi çevresinden bir parça bulabilir, icabında bir tartı olarak kullanabilir.

Üçüncüsü; yıllardır kavgasını verdiğimiz milli ve manevi değerlerimizi nasıl yozlaştırdığımızı, hem de kendi ellerimiz ile nasıl rayından çıkardığımızı ince bir mizah ile dikkatlere sunmuş.

Kahramanımız başörtülü, kendisini dindar olarak tanımlayan, dindar çekirdek ailede yaşayan bir kızımız. Gelin görün ki ilk etapta romanı okudukça kızımızın başörtülü olduğunu unutuyorsunuz. Sonrasında ise bir insanın kendisini sorgulama ve hakikati hazmetme mücadelesine şahit oluyorsunuz.

Vaktinin önemli bir kısmını telefon ve internette geçiren, sosyal medyadaki hayranlarına pozlar veren ve her gün saatlerce süslenen bir kız.

Evde annesine hiçbir yardımı dokunmayan, evi otel gibi kullanan, okulda ders çalışmak bir yana ders bile dinlemeyen ve bu sebepten bütün öğretmenlerinin gözünden düşmüş bir kız.

En güzel aylaynır çeken, en güzel süslenen, aldığı övgülerle nefes alan bir kız,

Sosyal medya bağımlısı, aldığı veya alamadığı beğenilere göre mutlu veya mutsuz olan, gerçek dünyadan kopuk bir kız…

(kitaptan iktibasla)

Roman kahramanı Selin'in yaptıkları ve yaşadıkları belki diğer insanlardan çok da farklı değil ama düşünmesi, eleştirisi ve ironi yöntemi onun farklı yönünü ortaya koymuştur. Bu arada gerçek hayattaki gibi oldukça eğlenceli bir serüven kitap satırları arasında yer bulmuştur:
“Kurtulmalıydım birçok şeyden. Nefsime uymaktan kurtulmalıydım mesela. Televizyon seyretmekten, telefon bağımlılığından, süslenme hastalığından, arkadaşlarıma kıyafetimin üstünlüğünü kabul ettirme yarışından, güzel görünme takıntısından…”

Hayata farklı pencerelerden bakılabileceğini ortaya koyan kitap, saklı dertlere çare aramaktadır.
“Kendimi gizlediğim, bir başka ben olduğum yer. Bir başka düşündüğüm, gerçek düşüncemi gizlediğim yer. Saklı dertlerimin mekânı: Kalbim. İçimdeki beni, ben olmaktan çıkartan hoppa fikirlerimin barındığı yer. Dua olsa, dua dolsa, nur kaplasa duvarlarını, nur yansıtsa bütün hücrelerime…”


Sosyal medyada kendini ararken kaybeden bir gencin gelgitler içindeki hayatını ve yaşadığı kandırmaca ve kurmaca bir dünyadan kurtuluş öyküsünü okuyacaksınız. Binlerce hayran ve onların yazdıkları pohpoh dolu mesajlarını terk edebilmek öyle kolay değildi. Kendisi için yasaklanmış ağacı bulmak için düşünce derinliğinde mesai harcayan Selin, sonunda yasak ağacın dallarından inmeye karar verir.

“Şeytan, zihnimizin kıvrımlarında dolaşıyor, esiri olduk hepimiz. Âdem ile Havva’yı cennetten çıkartan şeytan bizi rahatlıkla alt edebilir. Belki de günümüzde yasaklanmış ağacımız hepimiz için farklıdır.”

Zaman kaybetmeden okunması gereken bir kitap vesselam…