Eğitimde ödev ve görev vermeyi çok seviyoruz. Ne işe yaradı? Ne kadar faydalı oldu? Öğrencide hangi davranışlar değişti? Çoğunlukla umursamadan ödev veriyoruz. Bu ödevlerin ne kadarı öğrenciler tarafından sağlıklı bir şekilde hazırlanıyor? Ne kadarı sağlıklı bir şekilde ölçülüp değerlendiriliyor? Bu soruları pek de umursamıyoruz, umursamış olsak bile bunu ölçme imkanı ve bilgisine sahip miyiz?
Öte yandan öğrenciye bakışımız nasıl? Öğrenci sadece öğrenci mi yoksa ailenin bireyi, arkadaş, kanka, evlat, abi veya abla, kardeş mi? Biz eğitimcilerin nasıl ki anne, baba, kardeş, arkadaş gibi rolleri varsa öğrencilerin de öğrencilik dışında rolleri var. Bunu hatırlamakta fayda var çünkü sık sık öğrencileri sadece öğrenci sanıyoruz. Tatilde ev ödevi verilmesi ne kazandırır, ne kaybettirir? Yapılan bilimsel çalışmalar toparlandığında karşımıza çıkan gerçekler ödevlerin hem olumlu hem de olumsuz yanlarını ortaya koyar. Eğitimci olarak bize düşense bu kâr zarar hesabını iyi yapmaktır. Üstelik sadece kâr zarar hesabına bakmak yeterli olmaz. Vereceğimiz ödevin kalitesini düşünmek de eğitimci olarak görevimiz. Vereceğimiz ödevlerin mümkün olduğunca yüksek kaliteli olması ve ödev verirken öğrencilerin sahip olduğu imkanları gerçekçi bir biçimde değerlendirmek sorumluluğumuz. Şimdi gelin ev ödevlerin avantaj ve dezavantajlarını birlikte ele alalım.
ÖDEV AKADEMİK BAŞARIYI ARTIRIYOR
Ev ödevi veren okulların öğrencilerinin genellikle akademik başarılarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bunun nedeni, ödevin daha fazla tekrar ve uygulama yapma imkanı sağlayarak bilgilerin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılmasını desteklemesi. Böylece bilgiler unutulup gitmez ve öğrenmede kayıplar en aza indirilir. Ayrıca ödevlerin sorumluluğunu eğer veli değil öğrenci alıyorsa; öğrencilerin öz-düzenleme becerilerini de destekler. Yine bu öz düzenleme becerisi ile birlikte öğrenci bağımsız çalışma, sorumluluk alma, zaman yönetimi gibi becerilerini de geliştirir.
21’İNCİ YÜZYIL BECELERİNİ GELİŞTİRİR
Verilen ev ödevleri yeterince kaliteli olursa öğrenci açısından derinlemesine öğrenme, üst düzey düşünme ve 21’inci yüzyıl becerilerinin geliştirilmesini sağlayabilir. Üst düzey düşünme becerileri; eleştirel, yaratıcı, yansıtıcı düşünme, problem çözme; 21’inci yüzyıl becerileri ise, bunlara ek olarak, problem çözme, bilgi okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, bilgi ve iletişim teknolojileri okuryazarlığı, girişimcilik, liderlik gibi becerileri içerir. Verilen ödevlerin kalitesi ise bu becerilerden hangilerine cevap oluşturduğuna göre değerlendirilebilir. Öğrencilerin üst düzey düşünme ve 21’inci yüzyıl becerilerini geliştiren ödevler olması öğrencinin de ödeve ilgisini çekebilir. Örneğin, sürekli televizyon izleyen bir öğrenci kitlesinde izlediği bir dizinin eleştirisini yapmasının istenmesi, öğrencinin medya okuryazarlığı, eleştirel düşünme, fikirleri organize etme ve sentezleme, Türkçe yazılı anlatım, Türkçe dilbilgisi gibi pek çok özelliği kazandırırken aynı zamanda öğrencinin derse ilgisini ve merakını da artırırız.
EBEVEYN VEÇOCUK İLİŞKİSİNİ DESTEKLER
Ev ödevleri kaliteli bir biçimde verildiğinde özellikle ebeveyn ve çocuk ilişkisini destekleyici bir rol üstlenebilir. Aile ve çocuğun keyifli vakit geçirmesini destekleyecek şekilde tasarlanmış ödevlerin olumlu aile ilişkilerini destekleyici etkileri bulunuyor. Ev ödevlerinin olumsuz yanlarına bakıldığında, ağırlıklı olarak ev ödevlerinin Öğrenci düzeyine uygun olmaması, miktarının fazla olması, öğrenci için yeterince ilgi ve merak uyandıracak kalitede olmaması ortaya çıkan olumsuzlukları tetikler.
TATİL BİR FIRSAT
Ev ödevleri konusundaki en temel sorunlardan birisi de tatilin dinlenme ve okul stresini atma fonksiyonunu ortadan kaldırması. Öğrencinin ihtiyaç duyduğu enerjiyi yeniden toplaması için tatil bir fırsattır. Bu enerjiyi toplayamayan öğrencinin okul tükenmişliği ve motivasyon kaybı yaşaması söz konusu olabilir. Verilen yoğun ödevler nedeniyle tatilin ruhunda yer alan okul dışında sosyalleşme, aile ve arkadaşlarla vakit geçirme gibi temel beklentiler karşılık bulamaz ve öğrencinin sosyal yönü olumsuz etkilenebilir. O halde ev ödevi verme konusunda ısrarlıysak, bu ödevlerin öğrencilerin becerilerini desteklediğine, aile ilişkilerinde olumlu etki bırakacağına ve sonraki öğrenmeler için merak uyandıracak nitelikte olduğuna özen göstermek biz eğitimcilerin görevi olmalıdır. Fakat eğitimci kimliğimizi alışılagelmiş özensiz, ezberci ve güncelliğini yitirmiş öğrenme yöntemlerinden kurtaramıyorsak hiç Ödev vermesek daha iyi.
PROF. DR. KAAN ZÜLFİKAR DENİZ KİMDİR?
Prof. Dr. Kaan Zülfikar Deniz, lisans ve yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme bölümünde, doktorasını ise Ankara Üniversitesi Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme bölümünde 2008 yılında tamamladı. 2002 yılından beri Ankara Üniversitesi’nde araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doçent kadrolarında bulunmuş olup, Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme alanında profesör olarak görev yapıyor. Deniz, yaptığı pek çok ulusal ve uluslararası yayının yanı sıra ulusal ve uluslararası bir çok projede de yürütücü ve araştırmacı olarak görev alıyor. Prof. Dr. Kaan Zülfikar Deniz “Herkes için İstatistikolay”, “Herkes için Bilimsel araştırmakolay” gibi alandaki bilgileri kolay öğrenmeyi sağlayan kitapların yazarı, “İstatistikolay 2- Çok Değişkenli İstatistik” gibi İleri İstatistik kitabının editörü ve bölüm yazarıdır. Buna ek olarak “Üst Düzey Düşünme ve 21. yy Becerilerinin Ölçülmesi” kitabının da yazarı. Prof. Dr. Kaan Zülfikar Deniz, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor.
Prof. Dr. Kaan Zülfikar Deniz / HÜRRİYET