Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, eğitim çalışanlarının birçok sorunu bulunduğunu ifade ederek, “Alan değişikliği, kapsamlı bir Öğretmenlik Meslek Kanunu değişikliği, sözleşmeden kadroya geçenlerde aile bütünlüğünün sağlanması, şube müdürlerinin, müfettiş yardımcılarının, araştırmacıların taleplerinin görülmesi ve çözülmesi, ek öğretmen ataması, il içi sıra tayini uygulaması, yönetici atama yönetmeliği değişikliği gibi başlıklar gündemimizdedir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen 7. Dönem 2. Grup Teşkilat Eğitim Programı, 44 ilden 67 şubenin yönetim kurulları, ilçe ve üniversite temsilcileri ve kadınlar komisyonu başkanlarının katılımıyla İstanbul’da yapıldı.
Toplantının açılışında konuşan Ali Yalçın, Türkiye’nin demokratikleşmesini, kendi medeniyet kökleriyle buluşmasını, değerleri üzerinde yükselmesini istediklerini belirterek, “Biz, bu ülke cesaretiyle, heybetiyle, adaletiyle dünyaya güven veren, mazlumların yanında duran ülke olmaya devam etsin istiyoruz. Biz, mazlum ülkeler ‘Bir yiğit ayağa kalkarsa diğerlerinin omurgası sertleşir’ diyerek Türkiye’den cesaret alsın, sömürüye karşı dirençleri artsın istiyoruz. Biz, Cumhurbaşkanımızın egemenlerin yüzüne haykırdığı ‘Dünya beşten büyüktür’ itirazı küresel direnişe şiar olsun, kapitalizmi reddeden, emperyalizme itiraz yükselten, adil bir dünya özlemi çeken herkes Türkiye’den güç bulsun istiyoruz. Ve biz, ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarını emek mücadelemize taşıyarak, ‘Dünya beşten, emek sermayeden büyüktür’ diyor, emeğin kıymeti bilinsin, küresel emek dayanışması güç kazansın istiyoruz. Memur-Sen, bu idealle yolculuğunu sürdüren, entelektüel kapasitesi yüksek bir harekettir. Bizim gayretimiz bu, hedefimiz bu, iddiamız, idealimiz bu” şeklinde konuştu.
Mihenk noktamız, hak ve adalet ortak paydasında buluşmaktır
Dünden bugüne çok mesafe katettiklerini dile getiren Yalçın, şunları söyledi: “Dışımıza yolculuk mottosuyla yerelden evrensele yeni bir ufuk çizgisi belirledik. Dünyanın emek örgütleriyle adil bir dünya ideali için ortak hareket etme noktasındaki gayretlerimiz karşılık buldu. Potansiyeli kapasiteye, kapasiteyi 25 ülkeden 33 konfederasyonla birlikte 30 milyon emekçiyi temsil eden Uluslararası Emek Konfederasyonu’na (ILC) dönüştürdük. Küresel emek mücadelesinde yeni bir mevzi olacak bu girişimi Memur-Sen olarak başlattık ve başardık. Çünkü bizim sorumluluğumuz sadece içeride ekmek ve emek mücadelesi vermek değil, bizim sorumluluğumuz aynı zamanda Memur-Sen’in kurucu iradesini ve entelektüel kapasitesini dünyadaki emek hareketleriyle buluşturmak, bu alanda kapasite ve saygınlığımızı artırmak, adil bir dünya idealini birlikte omuzlamak. Kararlıyız, hep birlikte başaracağız. Bizim her zaman söylediğimiz temel bir yaklaşımımız var. Biz ortaklaştığımız noktaya vurgu yaparak dedik ki, ‘Ten rengimiz farklı olsa da emekçiyiz, ter rengimiz aynı. Göz rengimiz farklı olsa da gözyaşımızın rengi aynı. Bakış açımız farklı olsa da acımız aynı.’ ‘Eğer derdimiz hak mücadelesi ise farklılıklarımız adil bir dünya idealimize engel olamaz, olmamalıdır’ diyoruz. Çünkü bizim temel mihenk noktamız Akif İnan’ın ‘Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/ Gökleri insanın ortak tarlası’ dizelerinde ifade ettiği kaynaştırmak, ayrıştırmamak; bütünlemek, ötekileştirmemek, hak ve adalet ortak paydasında buluşmaktır. Bu çalışmalarımız gelişecek, daha da büyüyecek.”
İşçinin aldığının değil, emeğimizin peşindeyiz
“Ülkemizde seçimlerle birlikte yeni bir zemin oluştu. Bu yeni zeminde ülkemizin her konuda çok daha fazla yol katedeceğine inanıyorum” diyen Yalçın, “Yetki yenilendi, istikrar yakalandı. Artık ehliyet ve liyakatin esas alınması, gelir adaletinin sağlanması, kamuda hiyerarşinin korunması, çalışma barışını sağlayacak şekilde ücret skalasının yeniden ayarlanması, mobbing ve yıldırmayla etkin mücadele edilmesi, herkesin refah düzeyinde ücret alması, açlık ve yoksulluk sınırı arasından çıkmış, orta gelir tuzağından kurtulmuş bir Türkiye fotoğrafının ortaya çıkması için siyasi iktidarın önünde hiçbir engel kalmadı. Bütün bu hedeflerin gerçekleşmesi için seçim sürecinde istikrara vurgu yapmış, ‘emekle yükselen Türkiye için istikrar’ demiştik. Biz emekçiyiz, istikrar varsa kazanırız, yoksa kaybederiz. İstikrar olmadığında bir kesim refah ve felahı yaşarken, bir kesim felaketi yaşar. Enflasyonist ortamda, siyasi istikrarsızlıkta, karar mekanizmalarının felce uğradığı, kargaşaya açık ortamlarda en fazla zarar görecek kesim biziz. Emekçi kesimi olarak bunu yıllarca tecrübe ettik. Bize düşen, emek ve emekçi kazansın, alım gücü yükselsin, refah adil dağıtılsın diye ter dökmeye, iddia ve ideallerimizi dillendirmeye devam etmektir. Bize düşen, ehliyet-liyakat ve kariyerin esas alındığı bir sistemi temin ve tesis ettirebilmektir. Bize düşen, gelirde adaletin sağlanması için sesimizi yükseltmemiz gerektiğinde sesimizi yükseltmek, sözümüzü yükseltmek gerektiğinde sözümüzü yükseltmektir. Biz, işçinin aldığının değil, emeğimizin peşindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.
Maaş skalası yeniden düzenlenmeli, çarpıklıklar giderilmeli, bozulan çalışma barışı düzeltilmelidir
Ali Yalçın, en düşük devlet memuru maaşının 22 bin TL’ye çıkarıldığını hatırlatarak, “Biz maaş skalası yeniden düzenlensin, çarpıklıklar giderilsin, bozulan çalışma barışı düzeltilsin istiyoruz. Biz çalışmalarımızı tamamlamış, bu işi birlikte yapalım diye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nı ziyaret etmiş, hassasiyetimizi aktarmıştık. Ama şimdilik skalaya dokunmadan sadece maaşlarda artışa gidildi. Bozulan ücret skalasından kaynaklı çalışma barışı sorunu devam ediyor. Sosyal diyalog mekanizmaları olan kurul idari kurulları, KPDK ve toplu sözleşme masası sorunların gerçek, kalıcı ve yapıcı çözüm adresleridir. Biz diyoruz ki, bu tarz düzenlemeleri toplu sözleşmeye ek protokolle yapalım, daha fazla stresi memurun üzerine yüklemeyelim” diye konuştu.
Yalçın sözlerini, “Kıyas peşinde değiliz, emeğimizin değerini başkalarının aldıklarıyla değil, işimizle ve alın terimizle ölçüyoruz. İçinde bulunduğumuz enflasyonist ekonomik dinamikler, en çok ücretli kesimleri olumsuz etkiliyor. Çalışanların isimleri farklı olsa da soyadları aynıdır, emekçidir. Biz emeğimizin karşılığının peşindeyiz, ücret yarışı içinde değiliz. Son zamanlarda yapılan ücret artışları yerinde ise de kaybı karşılamaktan, alım gücünü ikame ve idame etmekten uzaktır. Bu sebepledir ki, toplu sözleşme gündemi bu türden eksikliklerin telafisi gibi sorunlara boğulmamalı; somut sorunların nihai çözümüne hasredilmelidir. Kamu görevlilerinin mali haklarında iyileştirme gerekliliği, enflasyon farkı verilmesiyle geçiştirilmemelidir. Bütün kamu görevlilerinin birinci dereceye kadar yükselebilmesi, birinci derecede bulunan bütün kamu görevlilerinin 3600 ek gösterge hakkından istifade edebilmesi, kamu maaş/aylık skalasının yeniden ele alınması ivedi çözüm bekleyen konular arasındadır. Kamu mühendisleri, müfettişler, şube müdürleri ve akademisyenler, statüleriyle ve üstlendikleri sorumluluklarla, kamu işverenin kendilerinden beklentileriyle orantısız, yetersiz mali haklarla teçhiz edilmiş durumdadır. Kamu görevlilerinin mali haklarına ilişkin düzenlemelerde toptancı bir bakış açısı yerine her bir kamu hizmeti özelinde o hizmeti yürüten personeli, kamu personel hiyerarşisi ve kamu görevi bütünlüğü içindeki yerinin esas alındığı bir yaklaşım sergilenmelidir” şeklinde sürdürdü.
Ücret artışıyla ilgili eksiklikler giderilmelidir
Kamu görevlilerinin ücret artışı ve bu çerçevede en düşük kamu görevlisinin ücretinin 22 bin TL’ye çıkarılması ekseninde TBMM’ye sevk edilen yasa taslağının önemli ve yerinde olduğunu belirten Yalçın, “Bizim talebimiz ve beklentimiz, ücret artışının emekliliğe yansıtılması, kamu görevlilerinin yetki ve sorumluluk eksenindeki idari hiyerarşisinin dikkate alınmasıdır. Bu hususta TBMM komisyon ve Genel Kurul süreçlerinde çabalarımız var ve bu çabalar devam edecektir” açıklamasında bulundu.
Kamu görevlilerine kira yardımı yapılmalıdır
Artan kira fiyatlarının çalışanların belini büktüğünü kaydeden Yalçın, “Kamu görevlilerinin konut ve kira sorunu, kamu görevlilerinin çalışma şartlarını ve istihdam edildikleri hizmet yeri tercihlerini etkileyecek hatta yegâne etken olacak kadar ağırlaşmış durumdadır. Sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmayan, kamu görevlilerini büyük şehirlerden uzaklaşmaya zorlayan kira sorunu, bir geçim sorununa dönüşmüş durumdadır. Bu amaçla kamu görevlilerine ihtiyaçlarını giderecek ve destek olacak şekilde kira yardımı yapılması kamu işvereninin gündemine alınmalı, bu konuda ivedi bir adım atılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kritik süreçlerde sorumluluk alan, elini taşın altına koyan bir teşkilatız
Türkiye’nin kritik süreçlerinde sorumluluk alan, elini taşın altına koyan bir teşkilat olarak, deprem sürecinde teşkilatlarının yine ağırlığını koyduğunu, varlığını hissettirdiğini kaydeden Yalçın, şöyle konuştu: “270 kişilik arama kurtarma ekibimiz, 11 milyon 500 bin TL’yi geçen nakdi yardımımız, 159 TIR’ı aşan ayni yardımlarımız, 550 çadır, konukevlerimizin tahsisi gibi ortaya koyduğumuz çalışmalar depremzede kardeşlerimizin yükünü hafifletti, yaralarına merhem oldu, yükümlülük ve sorumluluk noktasında yüreğimizi rahatlattı. Bu konuda çalışmalarımız, gayretimiz sürecek.”
Şube müdürlerinin, şeflerin, mühendislerin ve müfettişlerin haklı itirazına, sitemine ve haykırışına kulak verilmelidir
Şube müdürlerinin, şeflerin, mühendislerin ve müfettişlerin özlük haklarının iyileştirilmesi çağrısında bulunan Yalçın, “Şube müdürlerinin haklı bir itirazı, sitemi, haykırışı var. Bunları Sayın Bakana tek tek detaylı anlattık. Sorun görülüyor, irade gösterilmesi için biz de gereğini yapıyoruz. Rotasyondan kaynaklanan sorunlar çözüme kavuşturulmalı, öğretmen iken sonrasında şube müdürlüğü kadrolarına atananlara uzman ve başöğretmenlik için başvuruda bulunma hakkı tanınmalıdır. Şeflerin ek gösterge başta olmak üzere özlük haklarına ilişkin talepleri karşılanmalı; mühendis ve müfettişlerin üstlendikleri sorumluluk ve aldıkları görevlerle doğru orantılı mali hak artışı talepleri yerine getirilmelidir” ifadelerini kullandı.
YHS uygulamasına son verilmeli, bu sınıfta görev yapan çalışanlar GİHS’ye geçirilmelidir
Yalçın, yardımcı hizmetler sınıfı uygulamasına son verilerek bu sınıfta yer alan çalışanların genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda daha fazla zaman geçirilmeden adım atılması gerektiğini vurguladı
Akademisyenlerin mali ve özlük hakları iyileştirilmelidir
Üniversite çalışanlarının sorunlarına dikkat çeken Yalçın, şöyle devam etti: “Üniversite çalışanlarımızın birikmiş sorunları var. Hepsinin farkındayız. Geçen haftalarda ‘Üniversite Çalışanlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri’ Çalıştayı yaptık. Üniversitelerde akademik ve idari çalışanların mali ve sosyal haklarına, çalışma şartlarına, diğer özlük haklarına dair sorunları, bu sorunların çözümüne ilişkin önerileri müzakere ettik. 7. Dönem Toplu Sözleşme’de buradan çıkan sonuçları masaya koyup çözüm için ter akıtacağız.”
Üniversite çalışanlarının çözüm bekleyen birçok sorunu bulunduğunu ifade eden Yalçın, akademik personelin maaş ve ücretlerinin artırılması, araştırma görevlileri başta olmak üzere, öğretim elemanlarına istihdam ve akademik yükselmelerinde kadro ve iş güvencesinin sağlanması gerektiğini dile getirdi. Akademik personelin ücretlerinin genel kamu personel rejimi ücret sistemi içinde nispeten gerilediğine işaret eden Yalçın, “Akademik personelden beklenti, hem 21. yüzyılın Türkiye’sini inşa edecek nesilleri yetiştirmesi hem de büyük Türkiye vizyonunu hayata geçirecek yapı taşlarını döşeyecek bilimsel bilgi ve teknoloji üretimi iken, bu beklentiyle kendilerine layık görülen özlük hakları arasında kabulü mümkün olmayan bir orantısızlık söz konusudur” şeklinde devam etti.
Üniversite idari personeline yer değişikliği hakkı verilmelidir
Toplu sözleşmede hüküm altına aldıkları ‘üniversite idari personelinin yer değişikliği hakkı’nın bir an evvel ve mağduriyete mahal verilmeden hayata geçirilmesi çağrısında bulunan Yalçın, “Toplu sözleşmede karar altına alınan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile YÖK’e ödev ve sorumluluk yükleyen ‘üniversite idari personelinin üniversiteler arası yer değişikliği’ konusunda, aradan geçen iki yıla rağmen hâlâ somut bir adım atılmamasının, bu konudaki duyarsızlığın izahı yoktur. Bununla birlikte, üniversite idari personelinin, bilhassa geliştirme ödeneği ve yükseköğretim tazminatı başta olmak üzere, akademik personele tanınan özlük haklarından istifade edebilmesi sağlanmalı, özlük haklarında iyileştirme yapılmalıdır. Bu ve benzeri taleplerin karşılanması, sorunların çözüme kavuşturulması noktasında mücadelemiz, çabalarımız ve girişimlerimiz devam edecektir” şeklinde konuştu.
Mevcut sorunların çözülmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz
Eğitim çalışanlarının sorunlarına çözüm bulunması için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yönetici atama yönetmeliği konusunda tavrımız bellidir. Ziya Selçuk döneminde çıkan o yönetmeliğe dokuz noktada dava açmış, on bir hususta da değiştirilmesi gereken kısımları tespit edip Mahmut Özer’e teslim etmiştik. Maalesef gereğini yapmadılar, zaman sıkıştı. Alan değişikliği, kapsamlı bir Öğretmenlik Meslek Kanunu değişikliği, sözleşmelilikten kadroya geçenlerde aile bütünlüğünün sağlanması, müfettiş yardımcılarının, araştırmacıların taleplerinin görülmesi ve sorunlarının çözülmesi, ek öğretmen ataması, il içi sıra tayini uygulaması, yönetici atama yönetmeliği değişikliği gibi başlıklar da gündemimizdedir. Bunları da Sayın Bakan’a detaylarıyla aktardık. Attığımız adımlar sonuç vermeye başladı. Sayın Bakan, zorunlu hizmet affıyla PİCTES öğretmenlerimizin proje kapsamındaki çalışmalarının hizmet sürelerine dâhil edilmesi gibi iki önemli talebe ilişkin müjdeyi duyurdu.”
Birinci dereceye yükselen tüm memurlara 3600 ek gösterge verilmelidir
Yalçın, 3600 ek göstergenin şefler ve teknikerler başta olmak üzere birinci dereceye yükselen tüm kamu görevlilerine de verilmesi, kamu görevlilerine kira yardımı yapılması, bayram ikramiyelerinin çalışan kamu görevlilerine de verilmesi, vergi diliminin yüzde 15’e sabitlenmesi, 82 model kılık ve kıyafet yönetmeliğinin mevzuattan da hayatımızdan da çıkarılması, eğitimciye şiddetin önlenmesini sağlayacak düzenlemenin çıkarılması, kadroya geçirilen 4/C kökenli sözleşmelilerin hizmet süresi sorununun çözülmesi için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Yüzde 25 artırılan emekli aylıkları için atılan adımlar Genel Kurul’da devam ettirilmelidir
Memur maaş artışlarının görüşüldüğü komisyonda dile getirdikleri, dikkat çektikleri emekli aylıklarının artırılması konusunun sunulan önerge ile yüzde 25 artış olarak kabul edildiğine işaret eden Yalçın, “Emekli kamu görevlilerine uygulanacak maaş artış oranı, düşen alım gücünün telafisi bağlamında yeterli değildir. Meclis’e sevk edilen tasarı bu eksikliğin görüldüğünü göstermektedir. Çalışırken alınan maaş ile emekli aylığı arasındaki uçurum kapatılmalıdır. Meclis Genel Kurulu’nda bu yönde gerekli adım atılmalıdır” diye konuştu.
Eğitim toplantıları yapıldı
Açılış konuşmalarının ardından eğitim toplantılarına geçildi. İki gün süren programda, Halil Etyemez, Hıdır Yıldırım, Doç. Dr. Mustafa Bostancı, Tarkan Zengin, Prof. Dr. Mehmet Merve Özaydın ve Mustafa Canıtez, kamu görevlileri sendikacılığına, sendikal çalışmalara ve teşkilatlanmaya ilişkin sunumlar yaptılar.