Çeşit çeşit öğretmen var. Aynı okulda, aynı derse girmelerine rağmen maaşları birbirinden çok farklı. Üniversitelerde de durum farklı değil ama asıl önemli olan bir itibar endeksi olarak görülen maaşların ülke ve dünya bazındaki genel durumu?
Onlar geleceğin mimarları.
Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini onlar inşa ediyor.
Görev ve sorumlulukları hiç bir meslekle kıyaslanamayacak kadar çok önemli.
Yaşamları boyunca çocuklarımızın karşısına çıkacak en büyük şans, mesleğine aşık, donanımlı ve mutlu bir öğretmen.
Ve bu şansı her çocuğumuza tanımak zorundayız...
Evinin geçimini sağlayamayan bir öğretmen ne kadar istese de sınıfa yüzü gülerek giremez, girse de nereye kadar?
Ay sonunu zor getiren bir bilim insanı, hayalleri ne kadar büyük olursa olsun moral ve motivasyon açısından derin yaralar alır.
İşinin hakkını vererek yapan ve kamusal sorumluluğu olan her meslek mensubu gibi öğretmenlerimizin de ekonomik sorunu olmamalı.
Bu konuda ülkemizin ikinci 100 yılını yönetmeye aday olanların ne düşürdüklerini öğretmen istiyoruz.
Ücretli ve özel sektörde görev yapan öğretmenlerimiz çok zor durumda da kadrolu olanların bir eli yağda, diğeri balda mı? Kesinlikle hayır.
Araştırma görevlilerinin maaşları yetersiz de profesörler ekonomik özgürlüğe sahip mi? Evet demek mümkün değil.
Madem ki AB’ye girip Avrupa süper liginde oynamak istiyoruz, Avrupa ülkelerindeki öğretmen maaşları ile bizimkileri de kıyaslamak zorundayız.
Döviz kuru nedeniyle onlarınki abartılı gibi gözükse de alım gücü açısından da bizden çok ileride.
Zaten önemli olan da o. Aldığınız maaş ile ay sonunu getiremiyorsanız, sınıfa girdiğinizde konsantrasyonunuzu mutlaka etkileyecektir.
Sorunları kapıda bırakıp derse girmek elbette her öğretmenimizin önceliği.
Zaten bunu fazlasıyla yerine getiriyorlar. İçleri kan ağlasa da bunu öğrencilere hissettirmemeye çalışıyorlar.
Onlar öğrencileri için sadece bir öğreten değil aynı zamanda bir rol modeldir. Kaçımız öğretmenlerimizden etkilenip bu kutsal mesleğe yönelmedik ki.
Onlar gibi giyinip, onlar gibi düşünüp, onlar gibi mükemmel olmak istiyorum cümlesini kaçımız kurmadık ki...
Ne olur onları unutmayalım. Ne olur hak ettikleri maddi ve manevi desteği onlardan esirgemeyelim...
Bilim insanlarımız
Eğer bir bilim toplumu olmak istiyorsak, ki mutlaka olmalıyız, işte o zaman şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanı, geldi de geçiyor.
Bunu şimdi değil de ne zaman yapacağız?..
Bilim insanlarını onore etmeden, sorunlarını çözmeden, onlara inanmadan bilim toplumu olmak mümkün değil...
Her şeye kaynak var eğitime yok
Hemen her konuda devlet yardımı mümkün. Zaten fazlasıyla da yapılıyor. Ama iş eğitime, bilime gelince, akan sular duruyor.
Büyük illerimizde, hemen her sokak başında gökdelenler ve AVM’ler fışkırıyor.
Zerre kadar arsa sorunları yok ama söz konusu eğitim olduğunda okul yapacak arazi bulunamıyor.
Böyle bir saçmalık olabilir mi?.
Oluyor, hem de bal gibi oluyor.
İnanmazsanız, bütün büyük illerin valilerine açın sorun.
Okul yaptırmak isteyen bağışçı var ama okul yapılacak arazi yok.
İşte bu noktada belediyelere sormak gerekir:
Niye yeterince okul yeri ayırmıyorsunuz?..
Cumhuriyet tarihi boyunca hem devlet hem de veliler olarak eğitime artan bir şekilde kaynak ayırdık ama yetmiyor, yemiyor, yetmiyor ve hem daha fazlası hem de daha verimli bir şekilde kullanılması gerekiyor..
Muciziye gerek yok, hocalarımızın yüzünü güldürebelirsek, bu mutluluk halesi zincirleme olarak başta öğrenciler olmak üzere toplumun diğer tüm kesimlerine de yayılır.
Faturası da o kadar ağır değil.
İlle de bir fedakarlık yapmamız gerekiyorsa, hocalar için, bilim ve teknoloji için buna değer.
Neden mi?
Bilim olmadan kalkınamayız, kalkınsak da kalıcı olmaz!..


Abbas GÜÇLÜ