Milli Eğitim Bakan Yardımcısı 4+4+4 eğitim sisteminin değiştirileceğini açıkladı. Kulislerde konuşulanlardan kamuoyuna yansıyan Erdoğan’ın AKP’li milletvekilleri ile yaptığı toplantılarda bu değişimi işaret ettiği yönünde. Yeni rejimin doğası gereği...
2012 yılında öğretmenlerin, velilerin itirazlarına, yapılan yüzlerce eyleme rağmen 4+4+4 hayata geçirildi. Bu eğitim sistemi ile Necip Fazıl Kısakürek’in sözüne ithafen yapılan konuşmalarda “dininin, dilinin, beyninin, ilminin, kininin, öcünün davacısı” bir gençlik yetiştirmeyi amaçladıklarını açıkça ilan ettiler. 4+4+4 büyük bir tahribat yarattı. Çocuklar bu sistemde laik, bilimsel, parasız, kamusal eğitim haklarını tamamen kaybettiler. Eğitimin paralılaştırılması, özel okulların artışı, laik, bilimsel eğitimin ortadan kaldırılması eş zamanlı yürütüldü.
Şimdi yine “değişim” diyorlar. Yine öğretmenlere, akademisyenlere, velilere sormadan bir değişikliğe hazırlanıyorlar. Her değişim dediklerinde büyük bir yıkım yarattılar. Peki, bu değişiklikle hangi yıkıma hazırlık yapıyorlar?
Yapacakları değişikliğin izleri ise attıkları son adımlarda saklı. Yakın sürecin ilk adımını “Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile birlikte Maarif buluşmaları, söyleşileri, Maarif platformu adıyla hazırladıkları yazılarda, raporlarda görüyoruz. Bu yazılarda karma eğitimle eş zamanlı zorunlu eğitim de tartışmaya açılıyor. Karma eğitimin, laik, bilimsel eğitimin, zorunlu eğitimin yerli ve milli olmadığı mutlaka değiştirilmesi, kaldırılması gerektiği vurgulanıyor. Çocukların dünyanın her yerinde tartışmasız en temel hakkı olan eğitim hakkı için zorunlu kelimesi çarpıtılarak zorunlu eğitimin baskıcı bir uygulama olduğu belirtiliyor. Sonrasında da neyi amaçladıklarını itiraf ediyorlar. Piyasanın erken yaşta ucuz işgücüne ihtiyacı var, zorunlu eğitim erken yaşta ucuz işgücü için engel, bu yüzden de kaldırılmalı diye yazıyorlar pervasızca. Ülke tarihinin yoksulluktan, eşitsizlikten kaynaklı en büyük okul terklerinin yaşandığı günlerde bu okul terki sayısı da yetmiyor onlara, “daha fazla okul terki, daha fazla çocuk işçi istiyoruz” diyorlar fütursuzca.
∗∗∗
Peki, başka nerede görüyoruz neyi amaçladıklarını? Bakan Yardımcısı’nın açıklamalarından ilk adımın son 4’e yani liseye yönelik olacağı açık bir şekilde görülüyor. Yeni eğitim öğretim yılı açılış töreninde Erdoğan’ın, Bakanın, temel eğitim, ortaöğretim, din öğretimi; tüm genel müdürlerin 4 yeni okul modelini ana gündem yapmalarında görüyoruz. Bu 4 yeni okul modeli ile okullar sektör içi, sektöre entegre, bölge ve ihtisas okulları olmak üzere dörde ayrılıyor. Mesleki eğitim kurumları, meslek liseleri bir eğitim kurumu, okul olmaktan tamamen çıkarılıyor. Öğrencilerin okulla, öğretmenle bağının koparılacağı, organize sanayi bölgelerinin, işletmelerin içine açılan okullarda çocukların yatılı kalarak çalıştırılacağı, diğer meslek liselerinin de bu sanayi bölgeleri, işletmelerle ilişkilendirileceği, yatılı yerler tamamlanana kadar kamuya ait yurtların kullanılacağı açıklamalarında görüyoruz.
Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi de 4 yeni okul modeli ile eşzamanlı açıklandı. Çocukların okulla bağını kopararak nasıl çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılacağı, kamu kaynaklarının teşvik, destek adı altında başta özel okul sahiplerinin desteklenmesi olmak üzere nasıl sınırsızca aktarılacağı madde madde belirtiliyor. Fen, Anadolu; akademik liselerin ortaokul bölümü yok. Okul türleri içerisinde 4+4+4 sonrası yalnızca imam hatip liselerinin içerisinde ortaokul bölümü vardı. Bu belge ile imam hatiplerden sonra ortaokullarda da meslek bölümünün açılması tesadüfi değil. Ailelerin ve çocukların çocuk işçiliğine iknası, çocuk işçiliğin ortaokul sıralarına indirilmesi bu belgenin temel amaçları arasında. Ayrıca belgede MESEM’lerin daha da yaygınlaştırılacağı hedefi yer alıyor.
∗∗∗
Müfredat değişikliğinin de okulu, zorunlu eğitimi ortadan kaldırmada en etkili araçlardan biri olarak kullanılması amaçlanıyor. Müfredatta değerler adıyla öne çıkan kavramlar arasında ahilik ve fütüvvet geliyor ve tüm ders içeriklerinde yer alıyor. Bu kavramlarla usta/patron, kalfa, çırak ilişkisi dinle ilişkilendiriliyor. Din aracılığıyla çocuk işçiliğinin, ustaya, patrona koşulsuz itaatin İslam tarihinde olduğu ve dinin gereği olduğu vurgulanıyor. Din, çocuk işçiliği için bir rıza aygıtı haline getiriliyor. Yeni dersler arasında ahilik kültürü ve girişimcilik dersi yer alıyor. Devamında genç girişimci ahiler projesi hayata geçiriliyor. Yeni eğitim yılının başlamasıyla bu projenin eğitimi meslek lisesi, mesleki eğitim kurumlarındaki öğretmenlere verilmeye başlanıyor.
Son dönemde atılan her adım gösteriyor ki 4+4+4 değişecek açıklamaları ile hedeflenen okulu ortadan kaldırmak, eğitimi bir hak olmaktan çıkarıp yalnızca “parası olanın parası kadar” ulaşabildiği alınıp satılan bir meta haline getirmek. Ülkenin emekçilerinin her geçen gün daha da yoksullaştığı günlerde ise herkesin bir mesleği olmalı diyerek, yoksulluktan kaynaklı çaresizlikten ve gelecek kaygısından kaynaklı milyonları çocuk işçiliğine, okul terkine mecbur bırakmak. Aynı MESEM’lerde olduğu gibi… Asgari ücretin üçte biri için, 12. sınıfta yarısı için binlerce çocuk akın akın okulları bırakıp MESEM’lere geçiyor.
Çocukların ve memleketin geleceği için kamusal, laik, parasız eğitim mücadelesi için birleşik mücadeleyi örmek en acil ve en vazgeçilmez sorumluluğumuz.
Feray AYTEKİN / Birgün